MUAMMER KETENCOĞLU

MUAMMER KETENCOĞLU ile söyleşi
Balkan müziğini yorumlayan ve arşiv oluşturan Muammer Ketencoğlu, “Dünyanın pekçok yöresinden özellikle Balkanlar’dan türlü renkleri topladıklarımı kendi olanak ve sınırlarım çerçevesinde insanoğluyla paylaşmaya çalışıyorum” diyor. Gözleri görmeyen Ketencoğlu müziğin dilini en etkili barış mesajı olarak tanımlıyor.
Yeryüzünün renkleri
Muammer Ketencoğlu, 1986 yılına kadar popüler müzikle uğraştı. 1983 yılında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde başladığı eğitim sırasında değişik ülkelerin halk müziğine ilgi duydu. Başlangıçta Çağdaş Yunan Müziği (laika) ve Rebetika ile başlayan bu ilgi, yıllar içinde genişleyerek Balkan müziği ağırlıklı bir temele dayandı. Özellikle 1989’dan sonra folklor araştırmaları üzerine yoğunlaştı. Akademik nitelikli olmaktan çok, dikkatli bir araştırmacı duyarlılığıyla yürüttüğü bu çalışmalarla hem kendi repertuvarını zenginleştirdi, hem de dünyanın dört bir yanından müzik ve belge içeren çok kapsamlı bir arşiv yarattı.
Eski ve yeni Rumca şarkılardan oluşan ilk albümü, “Sevdalı Kıyılar” (Latremmena Akroyalia). 1993 yılında, hazırladığı iki Rebetika seçkisi ise 1994 ve 1996 yıllarında yayınlandı. Ayrıca köklerini geleneksel Doğu Avrupa Yahudi müziğinden alan “Klezmer Müziğinin Öncüleri” başlıklı seçkisi 1995’te ulaştı dinleyicilerine. Halen Kalan Müzik’in yapımını üstlendiği “Halklardan Ezgiler” kaset dizisinin sorumluluğunu yürütüyor. Çoğunlukla, Ketencoğlu seçmelerinden oluşan dizi, belli bir ülke veya bölgenin geleneksel müziğini tanıtmayı amaçlıyor. Muammer Ketencoğlu, 1993 yılından bu yana Hür FM, Mavi Radyo gibi birçok özel radyoda çalıştı. Şu anda Çarşamba günleri Açık Radyo’da 13.30’te başlayan “Tuna’nın Beri Yanı” programında Balkan müziği sunuyor.
Müziğin alabildiğine ticarileştiği günümüzde, müzisyenin seçtiği türün, öncelikle kendi zihinsel beklentilerine denk düşmesi gerektiğine inanan Muammer Ketencoğlu’nun, her zaman severek yorumladığı müzik, Yunan ve Balkan Müziği. 1993’ten başlayarak “Yeryüzünün Yedi Rengi” adıyla, birçok müzisyeni bir araya getiren ve her yıl yeni bir repertuvarla yinelenen, konserler düzenleyen Muammer Ketencoğlu ile Balkan müziği üzerine konuştuk:
Balkan müziği diye bir kavramdan söz edebilir miyiz?

TUNA ÖTENEL

Tuna Ötenel, 1947 yılında Bulgar göçmeni Ahmetoğlu Cevdet Bey’in oğlu olarak dünyaya geldi. Cevdet Bey çok yönlü bir müzisyendi, hatta keman çalarken kuş sesleri çıkarttığı için ona Ötenel soyadı verilmişti. Adeta müziğin içine doğan oğul Ötenel ise, ismini Bulgaristan’dan Türkiye’ye uzanan Tuna nehrinden aldı.
Küçük yaşlarda babasından piyano dersleri alarak müziğe başlayan Tuna Ötenel, 5 yaşında babasının yemek ve dans müzikleri yapan orkestrasına eşlik etmeye başlamıştı bile. Yalnızca piyano değil, çeşitli vurmalı çalgılar ve boyu yetişmediği için ayakta davul çalan Ötenel için bu yıllar, tam bir çekirdekten yetişme dönemi oldu.
Ötenel daha ilkokulu bitirmeden girdiği Ankara Devlet Konservatuarı sınavını, öğretmenleri yeteneğine hayran bırakarak kazandı. Arkadaşları, dinlediği melodiyi hemen ezberleyen Ötenel’e ‘şeytan kulak’ adını takmakta gecikmediler. Konservatuarda Ferhunde ve Ulvi Cemal Erkin’in öğrencisi olan Ötenel, zamanla o yıllarda yanına yaklaşılması kesinlikle yasak olan bir müziğe, caza ilgi duymaya başladı ve ne yazık ki bunun bedelini, bütün notları iyi olduğu halde okuldan uzaklaştırılarak ödedi.

Sibel Gürsoy

Bulgaristan doğumlu Sibel Gürsoy, dört yıl süren müzik eğitiminin ardından iki yıl Pasaporte Latina Grubu’nun vokalistliğini yaptı.
Bilgi Üniversitesi Caz Konservatuvarı’nda eğitim gören Gürsoy, bir süre önce ‘Gündüz Gece’ albümüyle de müzik piyasasına giriş yaptı. Gürsoy, geçenlerde ‘Beni Düşün’ adlı parçasına Etiler Deep Club’ta klip çekti. Klibin yönetmenliğini ise Hakan Yonat yaptı.

Komşuda zirveye yarışan şarkısı için dava açacak

Mustafa Sandal’ın söz ve müziğine imza attığı “Araba” adlı şarksının Bulgarca versiyonu Bulgaristan’daki müzik listelerinde zirveye koşuyor. Ancak Sandal, yurtdışındaki telif haklarıyla ilgili vekalet verdiği avukat Olaf Henkei vasıtasıyla, Bulgar sanatçı Slavi Trifonov’un bağlı olduğu şirkete tazminat davası açmaya hazırlanıyor.
Konuyla ilgili Sandal, “Bir süre önce Bulgar sanatçının bağlı olduğu Megaline Record şirketi, bizden bu şarkıyı istedi. Ancak biz, birtakım koşullar ileri sürdük. Koşullar arasında para da vardı. Ancak bize hiçbir şekilde haber verilmedi. Öğrendik ki, şarkı bir albümde söylenmiş. Avukatlar konuyla ilgilenecek” dedi. /_newsimages/1392130.jpgSandal’ın avukatı Olaf Henkei, 500 bin dolarlık maddi tazminat davası için girişimlerine başladı. “Araba” şarkısının müziğinde hiçbir değişiklik yapmayan, sadece sözlerini değiştiren Slavi Trifonov’un şarkıya çektiği klip ise Bulgar müzik kanallarında en çok istek alan ve en sık tekrarlanan klipler arasında yer alıyor.